Sanatçının Katarsis adını verdiği sergide, Korona döneminde son altı ayda yaptığı heykeller, son bir yılda yaptığı gravürler ve son iki yılda yaptığı resimler, Bedri Baykam’ın küratörlüğünde Piramid Sanat’ta bir araya geliyor. Freud, Jung ve Josef Breuer gibi isimler tarafından da başvurulan bir teknik olarak kavramsallaşan Katarsis, “ruhun kötülüklerden arınması” olarak tanımlanabilir. Sergi paralelinde yayınlanan katalogda da ayrıca yazısı bulunan Baykam, sanatçıyı “yapıtlarında insan vücudunu, organlarını, taşıdığı ruh ve yansıttığı acılarla beraber, en şaşırtıcı ve yoğun haliyle sunuyor. Genç bir insan olarak sanata olan mutlak bağlılığını, sanat tarihine olan büyük ilgisini, yaşamda karşılaştığı kimisi ağır olayları ve tatsız deneyimleri, her potansiyel güç kaynağını kendi sanatının lehine dönüştürecek formülleri üretebilmiş bir sanatçı” olarak tanımlarken, aynı zamanda Başalan’ın seçtiği zor ama etkileyici yolun, ürettiği özgün işlerin, aslında evrensel düzeyde genç çağdaş sanatçılar açısından örnek gösterebilecek bir çıkış seçimi olduğunu vurguluyor ve şu sözlerle devam ediyor, “İnsanlığın, insanın en kişisel, en tekil duygu ve acılarını, organlarını, içsel keşif serüvenini gözler önüne sermekten çekinmiyor. Kendinden başlayarak ve evren ile paylaşarak. Bu aslında her birimizin de en özeline giden yolculuğun ilk adım olmuyor mu?”
“Her anımı parmak ucumdan saç telime kadar hissederek yaşayan biri olarak hayatımı, duygularımı ve bilinçaltımı somut halini ürettiğim işlerde görmekteyim. Tüm bu süreçler benim bir şekilde katarsisim, ruhum, iç sesim, iyileşme-büyüme-güçlenme serüvenim! Katarsis kelimesi tını olarak da vurucu olan bir kelime; bir dönüşüme giderken bilinç dışına itilen her şeyin yüzeyde insanın kendisiyle karşılaşmasını sağlıyor. Karşılaşma beraberinde boşalmayı, kusmayı, fark etmeyi, kabullenmeyi veya kabul etmemeyi getiriyor.”